"onu sevebileceğinin en yücesiyle sevdin titreme daha fazla kalbim bağışla kendini artık, onu da bırak gitsin bırak gitsin o senin en ezel gününden kaderin sen onu nasılsa bin kere daha seveceksin (…) günler öylece kendi kendine geçsin diye bir camın arkasında durdum bana dokunmasın hiçbir şey hiçbir şey yarama merhem olmasın iyileşecekse, hiçbir şeysiz iyileşsin diye bir camın arkasında durup akan hayata ve zamana baktım. (…) o kadar uzun yol geldik ki seninle şimdi, sen ayrı ben ayrı olan o yolu nasıl yürüyeceğiz? (biz seninle yoldayken yanımızdan ovalar, ağaçlar; titreşen rüzgârlar akmıştı. bir yolumuz olduğunu yol kazalarını, yol yorgunluğunu o zamanlar biliyor muyduk?) (…) sonra, çoook sonra, bu parçaların sonunda sen beni kızını çok seven bir anne olarak hatırla ben ki hiç kavuşamamıştım sana (…) aşk iki kişi arasında asla eşitlenmeyendir ben bir divan şairi değilim ki sevgilim