Ana içeriğe atla

endymion


Kar bir aralık durmuştu. Knulp bir saniye mola verdi, şapkasında, giysisinde biriken karları silkelemek istedi, ama yapamadı. Perişan ve yorgundu. Tanrı da şimdi çok yakınındaydı. Işıklı gözleri iri iri açılmış, güneş gibi parlıyordu.

"Eh artık hoşnut ol!" dedi Tanrı, "yakınmanın ne yararı var? Bütün olup bitenler iyi ve doğruydu ve hiçbiri de başka türlü olamazdı. Bunu gerçekten göremiyor musun?"

Knulp yine yürümeye başladı. Yorgunluktan sallanıyordu; ama bunu hiç duyumsamıyordu. İçi adamakıllı ferahlamıştı ve Tanrı'nın söylediği şeylerin hepsine minnet duyarak hak veriyordu.

"Bak!" dedi Tanrı, "ben seni olduğundan başka türlü kullanamazdım. Sen benim adıma gezip durdun, benim adıma bir yerde oturan insanlara bir parçacık özgürlük özlemi götürdün, benim adıma çılgınlıklar yaptın ve kendinle alay ettirdin; sende benimle alay edildi; sende ben sevildim. Sen benim çocuğumsun, kardeşimsin, benim bir parçamsın. Sen hiçbir şeyi bensiz tatmadın, hiçbir acıyı bensiz çekmedin. Hepsini ben de seninle birlikte yaşadım."

"Evet" dedi Knulp ve başını güçlükle salladı, "evet, öyle, aslında ben böyle olduğunu zaten biliyordum."

Şimdi karların içinde yatmış dinleniyordu. Bütün organları bütünüyle hafiflemişti ve yanan gözleri gülümsüyordu.

Birazcık uyumak için onları kapadığında, hâlâ Tanrı'nın sesinin konuştuğunu duyuyor, hâlâ onun aydınlık gözlerini görüyordu.

"Öyleyse artık yakınacak bir şey yok, değil mi?" diye sordu Tanrı'nın sesi.

"Hiçbir şey" diye yanıtladı Knulp ve utangaç utangaç gülümsedi.

"Her şey iyi, her şey nasıl olması gerekiyorsa öyle oldu, değil mi?"

"Evet" diye basını salladı Knulp, "her şey nasıl olması gerekiyorsa öyle oldu."

Tanrı'nın sesi hafiflemiş, kâh annesinin, kâh Henriette'nin, kâh da Lisabeth'in iyi ve tatlı sesi gibi gelmeye başlamıştı.

(Hermann HESSE / Knulp)